Nerede Kalmıştık?


Evet, 2011’de hayatımda birçok değişiklik oldu. Bir sürü hüzünlü veda edildi... İnsanlara, mekanlara, yaşanmışlıklara. Yollar değişti önce. Sonra kokular, sesler, manzaralar... Aradığım, özlediğim tatlar, kullandığım ürünler; evimdeki bitkiler, uyku saatlerim. Bundan dört yıl önce minik minik başlayan farkedişlerim artık kendini gözle görülür bir değişime bıraktı. Her anlamda tahmin bile edemeyeceğim bir hızda değişiyorum ben. Öyle bir teslimiyet seline kapılmış gidiyorum ki, kontrol etmeyi düşünmeye, arkama dönüp bakmaya bile fırsat bulamıyorum çoğu zaman. Herşey inanılmaz derecede hızlandı, farklılaştı. Bütün bu süreç içerisinde hayatımda değişmeden kalan tek şey varsa o da yoga sanırım. Her ne kadar hiç bir ders ister fiziksel, ister duygusal olarak birbiriyle aynı olmasa da, derse koşarkenki heyecanım, matın üzerindeyken aldığım keyif ve tabi ki dersin sonundaki tarifsiz mutluluğum hep aynı. Her geçen gün kendisine biraz daha âşık olduğum bir sevgili gibi adeta yoga. Gün içerisinde aklımdan hiç çıkmıyor. Her günüm onunla geçsin istiyorum... Onu daha çok tanıyım, onunla daha çok “bir” olıyım. Zaman zaman da çok zorluyor beni. Ayna oluveriyor kalıplarıma, önyargılarıma, güvensizliklerime. Hiç korkmadan, çekinmeden gösteriveriyor bana beni. Hayatta en çok zorlandığım konulardan biri olan “sabretme”nin, aynı zamanda en çok ihtiyacım olan şey olduğunu gösteriyor. O ise aynı dinginlik, olgunluk ve koşulsuzlukla hep orada, kolları açık bekliyor beni. Bütün engellerin aslında benim zihnimde ve kendi yarattığım engeller olduğunu anlamamı, hissetmemi, farketmemi istiyor. “Zor diye bir şey yok aslında” diyor, “tek ihtiyacın olan birazcık teslimiyet, kendine güven ve biraz da sabır”. Onu tanıdıkça kendimle de daha çok yüzleşiyorum her gün. Bu başta korkutucu da olsa, zamanla insanı çok özgürleştiren, hafifleten bir şey. Dün okuduğum bir kitapta çok hoşuma giden bir cümleyle karşılaştım. Yazar, Hindistan’da bir ashramda katıldığı yoga eğitiminden ve orada yaşadıklarından bahsederken, “zihnimde adeta kazı çalışması oluyor” demiş. Yoga yaparken çoğu zaman, özellikle ilk zamanlarda, insan tamamen asanalara, akan terine, yeterince açılmayan omuzlarına, acıyan baldırlarına veya bunun gibi sayısız şeye dikkat ediyor. Ancak zaman içerisinde – ki bu ne yazık ki o kadar kolay olmuyor – sadece akan nefesinin sesine ve onun getirdiği bir takım farkındalıklara odaklanabilmeye başlıyor. Kendimden örnek vermem gerekirse bir derste hiç beklenmedik bir anda, tahmin etmediğim duygular, düşünceler ortaya çıkıveriyor (köprü hazırlığı yaparken fena halde sinirlenmem gibi) Ondan sonrası ise zaten çok kolay. Çözülme kendiliğinden geliyor.
Yogayla olan bu tutkulu ilişkimiz yüzünden etrafımdaki insanlara, özellikle aileme ve muhtelif sosyal faaliyetlere yeterince vakit ayıramamaya başladığımı farkediyorum. Hem bir taraftan sıkıştırıyor bu durum beni, hem de diğer bir taraftan hayatımdan son derece memnunum şu anda. Hatta keşke haftada 10 gün, günde 24 değil de 30 saat olsa da yogaya daha çok vakit ayırabilsem diyorum. Görüşmediğimiz her gün içimde bir sızı, bir özlem. Değişmekle ilgili tek zorluk insanın bunu istemesi ve gereken o cesur adımı atabilmesi değil aslında. Evet, belki bu işin en zor kısmı ama... Bir de değiştikten sonrası var. Nasıl oldu, ne ara oldu anlayamadan; eskiden mi daha iyiydi yoksa böyle mi daha iyi tam çözemeden (hep bir sorgulayan, cevap arayan, netlik isteyen tarafımız var ya!). İnsanoğlu pek garip. Hem gün oluyor değişmek için sayısız karar alıp kendine sözler veriyor, hem de sonrasında “ama eskiden ben ...” diye başlayan cümleler kurmaktan kendini alamıyor. Hala dönüp dönüp sıkça geriye bakan insanlar kategorisine ben de dahilim sanırım. Eski Müge ile yenisini sıkça kıyaslıyorum. Bolca düşünüyorum. Sonuç? Seviyorum yeni halimi. Gün içerisinde sıkça mola alıp, nefesine odaklanabilen Müge’yi; kendini dinlemeyi bilen; isteklerini dile getirmekten, bazen de bencil olmaktan çekinmeyen; karşısına çıkan minik mesajları, kocaman yardımları görmeyi ve takdir etmeyi bilen Müge’yi. Ve de tabi ki yoga yapan Müge’yi.

OM SHANTI SHANTI SHANTI